aramıza hoşgeldiniz.


4 Ekim 2012 Perşembe

Elimdeki şeylerle mutlu olmasını bilmiyor olmam beni fazlasıyla büyük bir sıkıntıya sokuyor.

Aslında doyumsuz değilim.Herşeyim tam takır.Ama bir eksik var çözemediğim,bilemediğim..

Göreve başladım 1 haftadır ücretli öğretmenlik yapıyorum bir lisede.Kafamı meşgul eden o kadar çok şey oldu ki bu sayede.Düşünmeme fırsat kalmıyor birşeyleri.En iyisi böyle aslında.Ama an geliyor öyle bir sıkılıyorum öyle bir boşluğa düşüyorum ki gel de çık içinden çıkabilirsen.

Birşey eksik ama ne?Bulamıyorum,bilemiyorum ve daralıyorum.

Tanrım azcık yardım etsen ?

21 Ağustos 2012 Salı

küçük hikayeler

"Hayatımda bundan sonra ne olacak?" diye kendime soru sorup cevap verememekten yoruldum.Çünkü bilmiyorum.İyi veya kötü hiçbir fikrim de yok.Sahi ne olacak böyle?Nereye kadar devam edecek?
Nerede bu beni olağanüstü mutlu edecek,hayatımı değiştirecek,kendime getirecek ya da beni benden alacak mucize?
Bilmiyorum.

Hergün kendime bir yeni sıkıntı yaratarak daha fazla yaşayamam sanırım.Böyle devam edemez.Hayal ettiğim şeyler bende olmalı artık.Artık onlar bana gelmeli,benim olmalı.Çok fazla şey istemiyorum aslında.İş ve aşk hayatım düzene girsin istiyorum sadece.

Bugüne kadar hayatımdaki en özel insanları kırmaya başladım.Git gide insanlardan uzaklaşıyorum.Herşeyin farkındayım ama bilinçli yapmıyorum.İkisi çok farklı şeyler.Engel olamıyorum.Gözyaşlarım daha çok ortaya çıkmaya başladı.Sinir ve strese bağlı olarak kalp çarpıntılarım da.
Sanırım bu bi sendrom.Ne sendromu bilmiyorum adı yok bende.

Kendimi işe yaramaz hissediyorum.Güvenimi de kaybetmeye başladım sanırım.
Neyse ki her koşulda yanımda olan bir ailem var.Onlar olmasaydı ne olurdu ben hiç bilmiyorum.Bilmek de istemiyorum zaten.Onlar hep olsunlar.

Bu aralar yapabildiğim tek şey geçmişi düşünmemek.Ve bu beni inanılmaz rahatlatıyor.O kadar canım sıkılmasına rağmen,kendimi sorgulamama,hayatı sorgulamama ve bi çıkmaz içinde olmama rağmen geçmişime takılıp kalmamam beni mutlu ediyor.

İnsan hata yapabiliyor.Nasıl oluyor bilmiyorum.Nasıl bi düşünce?oluyor işte.Bana göre hata olan şeyler başkasına göre hata olmayabilir bilemem.Ama yaptığım şeyler bana göre hatadır.Düşünmesem de,takılı kalmasam da hep öyle olacaklar.Belki de böylesi daha iyi.Bundan sonrası için,tekrarlamamak için.Hepsi benim sonu gelmemiş küçük hikayelerimdir belki de.Ya da benim sonunu getirmek istemediğim.

Bundan sonra başlayacağım ilk küçük hikayem,büyüsün kocaman olsun,sonu benim ömrüm kadar olsun.
Mucize olsun..

15 Ağustos 2012 Çarşamba

"U" dönüşü

Bugün geleceğim hakkında güzel planlar yaptım.
İşin en güzel yanı da şu ki yapar yapmaz umutsuzluğa kapılmadım.Yani yapabileceğime inanıyorum.Normalde ben plan yapıp "off yaa bunu yapamam ki ben" deyip vazgeçen bi insanım.Genellikle bu böyledir.Ama bu sefer olmadı.Bu sefer farklı olacak sanırım.
Ha yalnız şöyle bişey var;planlarım resmen u dönüşü yaptı.O kadar söyleyim.Önceden işte efendime söyliyim bi Ankara'da yüksek lisans,işte efendime söyliyim yüksek lisansımı yaparken çalışmak falan vardı.Ama artık yok.Direkt olarak iş hayatına atılarak kendime yepyeni bi düzen kurmayı hedefliyorum.En kısa zamanda hayata geçirmeyi diliyorum.Ayrıca şehrimden ayrılmak gibi bi niyetim de yok artık.Evimde,sevdiklerimle,beni sevenlerle,ailemle,İzmir'de olucam.
Planlarımdaki u dönüşünün sebebini oturup uzunca anlatmak içimden gelmiyor.Sebepler bende kalsın.Zaten o kadar da önemli değil.

Dün Ankara'da yaşadığım ilginç bi olayı paylaşmak istiyorum.
Saat 8 civarlarında 442 numaralı otobüse bindim,havaalanına giden otobüs.Otobüste kimse yok,bomboş.Şoför,ben bir de ortayaşlı bi amcayla teyze var.Ulus'tan genç bi çocuk bindi elinde iki bavulla.Ben de arka taraflarda oturuyorum cam kenarında,kafamı cama yaslamışım yolu izliyorum.Geldi önüme oturdu.Dönüp dönüp camdan yansımama bakıyo.Ben bi rahatsız oldum tabii.Hani bişey derse "noluyoruz arkadaş hayırdır ne ayaksın" falan dicem.
Neyse
Döndü bana dedi ki "Siz iyi misiniz?" şaşırdım kaldım."Evet iyiyim bi sorun mu var?" dedim."İyi görünmüyorsunuz yardıma ihtiyacınız var mı?" dedi."Teşekkür ederim sağolun ama iyiyim ben bi sorun yok." dedim.
Sonra da inmeden önce "Nereye gideceksiniz?" dedi.İzmir dedim.Ben de İstanbul dedi.halbuki sormamıştım.İndikten sonra da "Görüşmek üzere iyi yolcuklar." dedi.Teşekkürler,size de dedim ayrıldık.
Neden böyle bişey yaptı,nerden çıkardı bilemiyorum.Belki beni dalgın görmüştür,ya da yüzüm asıktır falan..Oraya takılmadım.Ama ilgimi çeken şu ki,tanımadığı insanların durumuyla ilgilenen,iyi insanların hala var olduğu.

Esenlikler dilerim efendim.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

başlık

yaptığım iş başvurularından birine dönüt aldım.o da görüşmeden sonra olmadı zaten.hala iş aramaktayım.aslında hayatımın bundan sonrasında ne yapacağıma dair en ufak bi fikrim bile yok.aklıma gelen her düşünceden kolayca kendimi soğutabiliyorum.şunu yapayım,olmaz busu var.şunu yapayım,olmaz şusu var.
işin diğer bi güzel tarafı da kimsenin dediğine kulak asmamam.şunu yapsana bak şöyleymiş,bunu yapsana bak böyleymiş.böyle bi durumda aklıma gelen ilk düşünce "of size ne?benim hayallerimi,düşüncelerimi siz nerden bileceksiniz?".e peki sorarlar adama hayallerini gerçekleştirmek için ne yapıyosun?cevap: üç nokta.
yani hiç bişey.ne kadar anlamsız.o zaman neden yaşıyorum ki ben.elimden gelen veya gelecek olan onlarca şey varken neden oturup sadece düşünüyorum.fazla "oluruna bırak"çıyım.aslında bu kadarı da zararlı.bilmiyorum sonumu.bilmek de istemiyorum şu an.
tek istediğim bu kararsızlığıma çare olacak mucizeye bir an önce kavuşmak.
mezun olmasa mıydım?işler sarpa mı sarıyor ne? hiç bişey istediğim gibi gitmiyor son 1 aydır.demek mezun olmak o kadar da güzel bişey değilmiş.ya da öyle mi?(ama olmasaydım oraya geri dönmek zorunda kalırdım.ve bu da istediğim en son şey herhalde.)of karar veremedim.bunu bana zaman gösterecek sanırım.
düşünmek istemiyorum.İS-TE-Mİ-YO-RUMMM!
ben bi dondurma yiyim.
sevgiler.

not: ciddi anlamda başlık konusunda sıkıntılarım var.başlık yazmadan yazsam da çok boş duruyor.hoş değil.sıkıştığım yerde saçmalamak en iyisi sanırım.her zamanki gibi..

29 Haziran 2012 Cuma

hayat bana güzel

merhaba efendim.
nasılız bugün bakalım? iyiyiz dediğinizi duyar gibiyim.sevindim o halde.zira ben de iyiyim.nedeni yok.iyiyim sadece.bu da tekrar iyi olmam için yeterli bi sebep sanıyorum ki.
evet bugün neyden bahsetsem ki.
kısaca bi günümü anlatayım bence ben.
sabah sekiz buçukta kalktım.dün de söylediğim gibi iş görüşmesi vardı.oraya yetişebilmek için.banyo,hazırlan,saç,makyaj,kahvaltı derken bi baktım saat olmuş on buçuk.hemen çıktım yola.15 dakika sonra görüşme var.neyse ki çok mesafesi yoktu otobüsle 5 dk sonra ordayım.yürüyerek 10 dakika.ama ben otobüsü tercih ettim.vardım dersaneye.bana bi form doldurttular.işte ne kadar ücretle çalışmak istersiniz? çalışmak istediğiniz pozisyon nedir? falan gibi sorular.doldurdum verdim formu.5 dakika geçmeden beni aşağı kata aldılar.bi sınıfa.önce mülakat yapıcaklar sonra da ders anlattıracaklar bana.girdik sınıfa.karşımda iki kişi biri adam biri kadın.adam dedi ki oturun hocam.oturdum ben.yeni mezunmuşsunuz.formasyonunuz var mı?neden bizim dersanemizi seçtiniz?çalışma şartlarımız haftanın 6 günü mesai saati uygulaması var falan dedi.dedim ki ben bunları zaten biliyorum bilerek geldim benim için sorun değil.peki dedi ilköğretime sosyal bilgiler dersine girebilir misiniz?dedim ki girerim neden olmasın.ama ben nasıl rahat konuşuyorum.cümleler akıcı,kelimeler tek tek..sonra oturduğunuz yere uygun olarak şubelerimizden hangilerinde çalışabilirsiniz dedi.karşıyaka ve çiğli hariç hepsine ulaşımım kolay dedim.aslında oraya da rahat ulaşırım sıkıntı değil.ama "ne iş olsa yaparımcılar"dan olmak istemediğim için o an öyle çıktı ağzımdan.buraya kadar herşey normaldi.bi de ders anlatımınızı dinleyelim bir de dediler.tamam dedim.kalktım bi güzel anlattım kendimce seçtiğim konuyu.konu da Türkiye'de yerleşmeyi etkileyen faktörler.anlattım ben maksimum 5 dakika sürdü.tabii ben anlatırken gayet rahatım.hiç teklemiyorum.heyecanlanmadım falan.ki ben normalde kendi sınıfımda arkadaşlarıma ders anlatırken bile acayip heyecanlanıp kekelemeye başlayan ve boğazımdan alnıma kadar kıpkırmızı olan bi insanım.bu durum fazlasıyla şaşırtıcıydı benim için.anlattım ve benim anlatacaklarım bu kadar dedim.aldığım cevaplar keşke benim rahatlığım kadar rahatlatıcı olsaydı.elimde notum yokmuş o yüzden daldan dala atlamışım.hazırlıksız gelmişim.bu benim çok özgüvenli olduğumu gösterirmiş.bu kadar özgüven benim meslek hayatımı başlamadan bitirirmiş.ben bu görüşmeyi önemsememişim.ben de gayet önemsediğimi,kendimce hazırlıkta bulunduğumu uygun bi dille anlattım."ayrıca" dedim "bu benim ilk iş görüşmem.".ilk görüşmen ama hiç heyecanlanmadın dedi kadın bana.o an beynimden aşağı kaynar sular döküldü.hiç kalkıp da "aslında ben çok heyecanlıyım ama neden böyle oldu bilmiyorum." falan deyip açıklama çalışmadım.söyledikleri karşısında da çok cevap vermedim zaten.daha sonra biz bi değerlendirelim size haber veririz dediler.ben de "teşekkür ederim,iyi günler" dedim ve çıktım kapıdan.kendi kendime dedim ki "iki kelimeyi bi araya getiremesem,heyecan yapsam çok heyecanlandın öğrencilere nasıl ders anlatacaksın sen derler.notum elimde hazırlıklı gelsem neden hazırlıklı geldin öğrenciler sana her an herşeyi sorabilir sen bilmek zorundasın derler". kısacası bu iş görüşmelerinde neyin ne olacağı belli olmuyor.daha ilkinden bunu anladım.ben yine de bana olumlu döneceklerini düşünüyorum.dönerlerse de dönmezlerse de haber ederim aklınız kalmasın.ama dönerlerse belki beni bulamazlar bilemiyorum.
özgüven öyle olmaz böyle olur.
neyse.çıktım iş görüşmesinden.ablamın iş yerine gittim.oturdum kahve,sohbet derken yurttan oda arkadaşım İzmir'e gelmiş.onunla görüştüm bi kaç saat.sonra tekrar ablamın yanına gittim.akşama o, nişanlısı,arkadaşı ve ben yemek yemek için teee Çeşmealtı'na gittik.yedik içtik.ordan kalktık dondurma için teee Çeşme'ye gittik.güldük eğlendik.bu arada ben sürekli özgüvenimle ilgili espriler yapıyorum tabii.
giderken de Çeşme otobanında orman yangını vardı bu arada onun için de fazlasıyla üzüldüm.çok kötü bi görüntüyü gerçekten.ayrıca Çeşme'de Zaz konseri vardı ya.içim nasıl acıdı.bırakıp gelmek istemedim.ordan ayrılmak istemedim.neyse bıraktık artık tabii napalım.bi kaç haftaya gideriz uzunca artık.belki Zaz olmaz ama olsun.
yaklaşık 1 buçuk saat önce eve geldim ve deli gibi susadım.ancak odadan kalkıp mutfağa gidip su almaya üşeniyorum ve korkuyorum.herkes yattı oda karanlık.allahını seven üzerime su atsın.
yarın yine gezicem.ben de leyleği havada gördüm heralde.bi dinlensem ya.ama yapacak çok şeyim var.bi daha ne zaman gezicem.çalışmadan gezeyim en iyisi.hayat bana güzel zaten.
neyse ben gideyim de bi su içeyim.

3 Nisan 2012 Salı

ilginç ruh hallerindeyim

bu geceki ikinci yazım.neler oluyor bilemiyorum.ama formumdayım bugün belli.neyse.
ben bugün hala oldum bu arada.not olarak geçelim bunu da.

pazar günü annem ve babam beni görmek için yanıma geldi.nasıl mutlu oldum böyle ben.yüzümde güller açtı.sonra o güller,onlar gidince gözyaşlarımla sulandı orası ayrı.

neyse.

en sevdiğim yanım artık hiç birşeyi eskisi kadar kafama takıp da kendimi üzmemem.demek ki artık büyüyorum.misal bugün en yakınlarımdan biri beni üzdü.ama ben o kadar da etkilenmedim.yuttum gitti.demek ki neymiş büyüyormuşuz zaman geçtikçe.

ben bazen böyle yazılar yazıyorum hayatımda olmayan şeylerle ilgili.ama onların hepsi empati.empati kurmakta üzerime tanımam gerçekten.o yüzden başkalarının hislerini döküyorum bazen.onların yaşadıklarından yola çıkarak yazıyorum.aslında güzel bişey.bana malzeme çıkıyor.çünkü hayatımda yazı veya şiir yazacak kadar olağanüstü bi durum olmuyor hiç.olmadı.olmayacak da biliyorum.fazlasıyla düz bi insanım çünkü.hayatım düz yani.normal.olması gerektiği gibi.memnunum da böyle ben aslında.neyse.

şimdi bi öğrenci evinden kaleme alıyorum bunları.
ev sahibi de pinti mi pinti.cimri mi cimri.kalorifer yakmıyor kadın yahu.donuyoruz bildiğin.

bi arkadaşım var benim çok severim onu adı befe.candır o.bitanedir.dertli bu aralar.kıyamam.çok paraleliz zaten biz onla.

arada saçmalamalı,melankolikli yazılar yazsam da genel olarak iyi ve mutlu bi insanım.kendimi seviyorum.ailemi seviyorum.dostlarımı seviyorum.teşekkürler...

kendimi anlatma çabam da nedir bilemedim.takıntılıyım bu konuda.kendimi tam ifade edemediğimi düşününce sinirleniyorum.napayım.anlatmaya çalışıyorum daha derinlemesine.sonra ya daha çok batırıyorum ya da başarıyorum.zaten iki seçenek var.saçmaladım evet.

saçmalamalarım sürecek.
böyle de kendimle barışık bi insanım.
her halimle seviyorum kendimi ama ben.

dinlediğiniz için teşekkürler..

melankolik

çok küçükmüşüm ben meğer.ufacık bi olay karşısında bile kırılabiliyormuşum.ben kendimi olgun,güçlü,kocaman yürekli biri sanırdım bugüne kadar.ama değilmişim.
kaçıyorum herşeyden.ucak bi zorluktan,engelden,engellerden..
koruyorum kendimi herkesten,herşeyden.
kimse bana yardım edemez,ben kendi kendime yeterim diyorum hep.ama yetmiyorum yetemiyorum.yetişemiyorum..
başedecek gücüm yok.yapamıyorum.
düşsem kim kaldıracak beni.artık düşünce kendimi toplayamamaktan da korkuyorum.
düşmekten de korkuyorum.herkesten korkuyorum.
kendim gibi davranamıyorum artık.ben böyle değildim.olmamalıyım.
küçüğüm..
büyümemişim.sadece yaşlanmışım.kendimi yaşlandırmışım.düşünerek,kendimi yorarak.
elimde sadece yorgunluklar var.
kurtulamıyorum hiç birinden.
büyümek istiyorum ben.olgunlaşmak.yorulmadan sakince yaşamak.
kendimi,çevremdekileri kaybediyorum yaptıklarımla.üzüyorum.çok üzüyorum.
sonra üzdüğüm için yine üzülüyorum.
yani hep ben üzülüyorum.
belki de bi kısır döngü.
unutulmaktan korkuyorum.sevdiklerimi kırmaktan korkuyorum.ama kırıyorum.hep korktuğum başıma geliyor.daha doğrusu korktuğumu başıma ben getiriyorum.
değer veriyorum.değer versinler istiyorum.ama üzüyorum.yine üzüyorum.hep üzüyorum.sonra üzülüyorum.
ben aslında iyi biriyim.üzmek istemiyorum.
ne olur yapmayın.beni anlayın.ben böyleyim.içimdekiler kolayca çıkmıyor dışarı.çıksa da yanlış bi şekilde yansıtıyorum.
özür dilerim sevdiğim insanlar.yapmayın sevdiğim insanlar.beni yalnız bırakmayın sevdiğim insanlar.
sizi seviyorum sevdiğim insanlar.benimle olun hep.bırakmayın.

1 Nisan 2012 Pazar

Kalbim Ege'de kaldı

yazı yok.sadece bu şarkı yeter bence.


14 Mart 2012 Çarşamba

Hayat bi "oyun" !..


Hayatın bazen bana oyun oynadığını düşünüyorum. Elime yetinebileceğim sadece 4 kart vermiş. Bunları mantıklı, yerinde ve zamanında kullanmazsam onları da kaybedecekmişim gibi sanki. Rakiplerim de öyle kurnaz ki elimdeki kartları biliyorlar ona göre oynuyorlar benimle. Onları kaybetmek istemediğimi biliyorlar çünkü. Bu yüzden her zaman uyanık olmalıyım. Elimdeki benim için değerli olan 4 kartı kaybetmemek için.
Rakiplerim de yetmezmiş gibi, zaman da onların şeytanı olmuş. Hep onlardan yana. Bana düşman.
Bu oyunun kurallarını da ben belirlememişim. İçine atmışlar adeta beni. Çıkmak istiyorum, 4 kartıma kıyamıyorum. Gücümü onlardan alıyorum. Yerden kart çektiğim zamanlarda ise, çektiğim gibi geri bırakıyorum. Çünkü o çektiğim kartlar o güzelim 4 kartın yanına olmuyor, yakışmıyor. Elim daha da kötüye gidiyor. Rakiplerimi izliyorum ama onlar bir, ben tekim. Bütün işe yarar kartlar onlarda, ben hep yerden çekmek zorunda kalıyorum. İşin garibi, karşımdakilerin eli hep aynı ama sureti değişik. Hepsi aynı ustalıkla oynuyor oyunlarını. Bir tek ben beceremiyorum. Risk alamıyorum, korkuyorum. Çok korkuyorum bu oyunu kaybetmekten. Çok korkuyorum elimdeki 4 kartı kaybetmekten. Çünkü onlar giderse ben biterim. Çünkü onlar giderse oyun biter, hayat biter…
Ama ben yenilmeden, elimdekileri kaybetmeden, 4 kartımın yanına ekleyebileceğim yerdeki 1 kartı da çekerek bu oyunu bitireceğim.
Kendime söz verdim.
13 Mart 2012    00:03

Eski ben..


Duygularımın yoğun olduğu bir zamandayım yine,sanıyorum ki. Öyle ki ne yapacağımı bildiğim halde kılım bile kıpardamıyor bazen. Çünkü artık bir şeyler yapmaya ne halim var ne de gücüm. Ayrıca hiçbir şey için sabrım olduğu da söylenemez. Kendimi en yakın sağlık kuruluşuna götürmek istiyorum böyle zamanlarda.
                Boş zamanlarımda kendimi meşgul eden hiçbir şey yok. İyi mi kötü mü bilemedim. Son sınıf olmamdan dolayı kafamı kurcalayan binlerce soru var. Biri bana dev ekran televizyonda önümüzdeki 10 yıl içinde neler yaşayacağımı izletse benden mutlusu olmaz sanırım. Düşündüm de dev ekran olmasa da olur.
Yapacağım binlerce şey var, daha doğrusu yapmam gereken. Ama hepsinden kaçıyorum. İçimden gelmiyor. Bu durumdan kurtulmamı sağlayacak birine ya da bir şeye ihtiyacım var.
-O şey ne zaman gelecek ?
-Beni ne zaman eski ben yapacak ? Bilmiyorum. Belki de hiçbir zaman “eski ben” diye bir şey olmadı. Ben hep böyleydim. Bilemiyorum… Tek bildiğim “olağanüstü mutluluk” durumunu yaşamak istediğim. Her gün aklıma gelen o gelecek planlarımı sorunsuz uygulamak istediğim.
Yazmayalı çok uzun zaman olmuş, şu an fark ettim. Beni yazmaya iten gücün ne olduğunu da bilmiyorum. Aklım karışık, beynim karışık, içim karışık. Ne yapacağımı bilmiyorum. Uyumak istiyorum sadece. Bolca uyumak, saatlerce uyumak. Rüya görmek, iyi rüyalar, güzel rüyalar..
Yazmak insanı rahatlatıyor sanırım biraz.
Rahatladım mı acaba ? Bunu da bilemiyorum.
İyi geceler..
6 Mart 2012  01:01 

19 Şubat 2012 Pazar

Bakkala gittim gelicem

şehir dışında okuduğumdan mütevellit her gidiş zamanım geldiğinde içimi bi hüzün kaplar.ağlamak değil ama sadece hüzün.çevresindekilere ters davranmak,olmayacak şeylere alınmak da cabası.neyin tribiyse bu.sanki ben yapmadım tercihlerimi.neyse olmuş bi kere kalmış şurda yarım dönem,mezunum. sonra ne halt yiceğim belli değil ama orasını karıştırmayalım.

pazartesi günü yolculuğum var.gidiyorum işte diye neyse böyle bi isyanlardayım.babam geldi dedi kızım hayırdır neyin var kaç gündür canın sıkkın gibi.dedim baba gidiyorum daha ne olsun.gözleri doldu kıyamam.bu da böyle babamla bi diyaloğumuz işte.bizim babamla diyoloğumuz hep iyidir.çoğu insandan iyi belki.neyse.

anneme gelecek olursak onun gözyaşları zaten hep orda duruyo.bişey olsa da ağlasam modunda.kıyamam.gidicem diye gidip gelip kokumu içine çekiyo.kokumu depoluyo zihnine ki ben yokken onunla yetiniyor sanıyorum ki.çok seviyorum onları ama ben.sonra da ablamlar var.onlar olmasaydı ne yapardım diyorum bazen.ama iyi ki varlar.hep olsunlar.

bi evin en küçüğü olmak şımartılmak anlamına gelmiyor her zaman.ama sizden büyük olanlara nazaran daha şanslı olduğunuz kesin.yalnız markete giden kişi hep aynıdır değişmez.o da en küçük olan işte.neyse ki öyle bi derdim yok.hep babam yapar alışverişleri.

ne diyordum ben.heh dışarda okumaktan bahsediyordum.dışarda okumak çok zor gerçekten.her açıdan.ne kadar maddi durumunuz iyi olsa da insanın psikolojisini etkiliyor en başta.kimilerine dışarda okumak bi kaçış bi kurtuluştur ama hiç bi zaman öyle bi düşüncem olmadı.aksine ben psikolojik olarak daha da yıprandım.bu yüzdendir ki kendi çocuğumu dışarda okutmıcam ben.valla yazık günah.yediği yemek değil kaldığı yurt değil.bi acayip durumlar böyle.hoş değil işte.inşallah o da istemez dışarda okucam ben yaa diye tutturmaz.döverim olmadı.yok tabii ki yapmam.neyse saçmalıyorum.

kaldığım yurtta da internet sorunu var .giremicem pek sanıyorum ki.yazı da yazamıcam uzunca bi süre.çok hüzünlüyüm bu konuda.zaten ne sorunları yok ki.yemekleri sorun.odaları sorun.allahsızlar!

o zaman kendime dikkat edeyim bir dahaki yazıya kadar.güzel malzemeler bulayım ilginç şeyler yaşayım geleyim anlatayım,evet.oley.


15 Şubat 2012 Çarşamba

Hayat sevince güzel,valla

oley.bugün sevgililer günüüydüü.ne mutlu sana ne mutlu bana ne mutlu bize diyoruz.sevgililer günümüz kutlu olsun diyoruz.mutlu sevgililer günü diyoruz.

aslında ayıp olmasın diye kutladım. bi de maksat yazıya giriş olsun.zira bugünü pek de önemsediğim söylenemez."sevene her gün sevgililerr günüüüü!!" diyenlerdenim.daha açık olacak olursam sevgililer gününün her yerde duyurulması veya dayatılmasıyla kutlanmasını değil de içten gelerek kutlanmasını isterim.o yüzden de sevgilime "ee 14 şubat sevgililer günü aşkım o gün napıcazz?" demem. gerek de yok bence.diyenlere de saygımız sonsuz tabii ki.yine de benim düşüncemin daha saf daha temiz olduğunu düşünmekteyim.yap dediğim için yapılan bişeyden bi içtenlik beklemek saçma olur çünkü.kendini kutlamaya,hediyeler almaya ya da türlü çeşit sürprizler yapmaya mecbur hisseden biriyle,içinden geldiği için farklı bi günde farklı bi zamanda yaptığı tatlı,minik ve bir o kadar da hoş sürprizlerle karşına çıkan biri bir tutulmamalı.bu düşüncemde de yalnız olduğumu sanmıyorum.

bugün şu dikkatimi çekti ki,artık sevgililer günü de böyle bir bayrammışçasına,böyle bir yılbaşıymışçasına kutlanıyormuş.belki de hep öyleydi ben bugün farkettim.

sevgilisi olup da bugünü mutlu mesut kutlayan çifte kumrulara diyecek sözüm yok.mutlu olun canlar.fakat yalnız takılanları da düşünün be allahsızlar.twitter'da facebook'ta böyle bi mutluluk yazıları böyle bi canımlar cicimler.hoş değil bence.ayıp.günah.lütfen daha dikkatli olalım.düşünceli olalım.düşünelim.hem komşusu açken tok yatan bizden değildir.

şaka bi yana aşk dünyanın en güzel şeyi.iyisiyle,kötüsüyle,kavgasıyla,kıskançlığıyla,planotiğiyle,karşılıklısıyla..aşk cidden çok güzel bişey.insana huzur verir.neşe verir.düşünmesini sağlar.düşüncelere dalıp neden sonuç ilişkisi kurmasını bile sağlar.abartmıyorum hepsi gerçek.isviçreli bilim adamlarının araştırmasına falan da dayanmıyor bu söylediklerim.tamamen kendimden bildiğim şeyler.midede uçuşan kelebekler,sürekli bi sırıtma halleri yalan değil.onların hepsi gerçek.yaşadıysanız bilirsiniz.yaşamadıysanız da umarım en kısa sürede yaşarsınız.gerçek olanını...

bu da günün anlam ve önemine uygun olarak tüm çiftlere,tüm aşıklara,tüm aşık olmak isteyenlere gelsin.herkese gelsin ya da.iyi dinlemer.daha nice nice happy valentine's dayleriniz olsun.öperim.

not:F.D'yi de çok severim.(F.D. sevmeyenler için: Badem de söylemiş aynı şarkıyı bi de ondan dinleyin.)








8 Şubat 2012 Çarşamba

Random.

çok uzaklaşıyorum bazen kendimden.yabancılaşıyorum kendime.aynaya bakıp bu ben miyim? diyorum.hatta çoğu zaman aynaya bile bakmıyorum bunu demek için.çünkü oraya baksam kendimi görüp tiksinmekten bile korktuğum oluyor.kaçıyorum.uzaklaşıyorum.tekrar yaklaşınca tekrar kaçıyorum.sonra tekrar.sonra tekrar.tekrar ve tekrar.bazen yoruluyorum.dur artık diyorum kendime.yeter kaçma.nereye kadar gideceksin? yolun sonu yok.yolun sonu yok.anla yok.diyorum. kaçmana gerek yok.oturup bi kendini dinlesen belki daha kolay olur diyorum.kimseye anlatmak zorunda değilsin ama kendine anlat kendine bağır kendine kız diyorum.onu bile yapamıyorum.kızsam ne değişecek.değiştirebilecek miyim geçmişi?herşey düzelecek mi?
plan yapmaktan,yaptığım planlara uyamamaktan,kararsızlıklarımdan yoruldum.belirli birşeye yoğunlaşamıyorum.kafam sürekli dağılıyor.artık hayatımda netlik kazanmasını istediğim şeyler var.ve bazen bu yüzden bile kendimden sıkılıyorum.boşver diyorum önce herşey net olmasa ne olur.sonra da diyorum ki net olsun herşey kafam rahat olsun.ama olmuyor.bunu yapan nasıl beceriyor bilmiyorum.belki de bilmek istemiyorum.kimseden yardım da almıyorum.ve almak da istemiyorum.kendi kendime sorun yaratıp bu sorunları kendimden de çözebiliyorum çünkü.eğer çözmüyorsam da muhtemelen çözmek istemiyorumdur.
ve sıkılmalarım böyle devam edecek gibi görünüyor.çünkü artık yoruldum.bişeyler için çaba sarfetmeden kendiliğinden olsun istiyorum herşey.ama olmuyor.kimileri çaba sarfetmeden elde etmeyi haketmediği şeylere bile sahip olurken benim hakettiğim şeylerin bende olmaması bana artık koyuyor.şans mı?kader mi?her ne halt denirse buna o bende yok işte.olmayacak da.biliyorum.boşuna bekliyorum herşey düzelecek ben de bi gün düşünmeden bişeyler yapıcam diye.işte bu yüzden bile yoruluyorum,sıkılıyorum,bunalıyorum.kafama takmamaya gayret gösteriyorum.ama bazen de takayım diyorum oyalancak bişeylerim olsun.
yine de çoğu şeye kader deyip geçiyorum işte.
kader..şans..

(yazıda oldukça saçmaladığımdan mütevellit ne kadar karışık bir ruh haline sahip olduğumu varın siz tahmin edin.)

6 Şubat 2012 Pazartesi

derin mevzu bunlar

bir erkek/kadın sevdiği erkekten/kadından,sevdiği halde,neden ayrılır?çok saçma değil mi.? bence öyle.tamam belki seni sevmediğini biliyorsundur.veya ne bileyim seni aldatmıştır.yalan söylemiştir.veya bunun gibi şeyler olmuş olabilir.ayrılırsın.ama ortada bişey yokken,üstelik kurduğun hayaller sadece onun üzerineyken,sabah o akşam o öğlen o,gününün her anı her dakikası oyken,neden bu seviyorum ama ayrı dünyaların insanlarıyız durumları?
benim düşüncem şu: bi insan seviyorsa,ama eğer gerçekten seviyorsa,aşıksa,çaba sarfeder.çaba sarfeder derken kendince değil.çünkü kendince çaba sarfettiğini düşünmesi aslında hiç bişeydir.zira insan kendine objektif olamaz.ben çok şey yaptım biraz da o yapsın deyip işin içinden sıyrılabilir.dedim ya objektif değildir çünkü kendine karşı.eğer seviyosan ona karşı gurur yapmamalısın mesela.aşıksın ya sen bir ömrünü onunla geçirmeyi düşünüyosun neyin gururu neyin atarı bu? tamam ben demiyorum gurursuz ol yüzsüz ol.ama kendi isteklerin için bencillik yapıp kendini ondan üstün görüp ben çok koştum sen bişey yapmadın seviyorum ayrılmalıyız diyemezsin.demeye hakkın yok.bu bencilliğine uygun hazırladığın bi kılıf sadece.bahane.üstelik bu bahaneye kendini de inandırman gerçekten içler acısı.

belki kimilerine saçma gelebilir bu düşüncem ama aşkta gurur olmaz diyenlerdenim(tabii ki bir yere kadar). bi insan seviyosa eğer beklemesi gerekirse beklemeli.eğer alltan alması gerekirse alttan almalı.eğer savaşması gerekirse savaşmalı.

böyle insanların da var olduğuna inanmıyorum aslında.çünkü o kadar basite indirgiyorlar ki bu gönül meselelerini hiç bir zaman birinin aşık olduğu kişi için birşey yapabileceğini düşünmüyorum. kolaya kaçmak insanlar için bi hayat felsefesi olmuş artık.biri için savaşmak zor geliyor. elinde kolay elde edebileceği şeye yöneliyor. maalesef..

bunu bildiğim için de birilerine güvenmekte oldukça zorluk çekiyorum.sürekli bi soru işareti.sürekli bi paranoya hali.doğru mu yapıyorum bilmiyorum.ama şimdiye kadar da bi zararını gördüğüm söylenemez.tabii şimdilik...

neyse,zaten bunlar da anca filmlerde olur.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Üç Nokta

bazen çok özlüyorum
öyle özlüyorum ki "özlüyorum" kelimesi bile yetmiyor anlatmaya..gülüşünü,bakışını,yürüyüşünü..
oysa ki karşına geçip "seni çok özledim" diyebilirim.sana uzun uzun cümleler kurabilirim.bildiklerini tekrar hatırlatabilirim.
ama yapmam,yapamam.yapamıyorum da.koyduğun engeller o kadar bağlı ki birbirine aşamıyorum. yoluma bu kadar art arda dizilmesi beni yoruyor.sana ulaşamıyorum..
işin kötüsü sen de hiç yardımcı olmuyorsun bana.halimi anlamıyorsun.bir kere oturup düşünmüyorsun.ne halde olduğumu da bilmiyorsun.
ya da biliyor musun?en azından tahmin edebilirsin.ya da etmelisin.
ama ben bazen çok özlüyorum
kimse olmasın tek sen ol istiyorum
herkes gitsin bir tek sen kal istiyorum.
beraber gezelim,dolaşalım,eğlenelim istiyorum.
yine gözlerimin içine bakabilmeni istiyorum.
Kordon'dan Alsancak'a serin havada sarmaş dolaş yürüyelim istiyorum.
çok mu şey istiyorum ?
bazen çok özlüyorum.
gerçekten,bazen çok özlüyorum.
uyurken iyi geceler uyandığında günaydın demek istiyorum.
canım sıkıldığında sana sarmak istiyorum.
ve bir derdim olduğunda sana anlatmak,sarılmak,omzunda ağlamak istiyorum.
ve ben hep seni özlüyorum..
ve ben sadece seni özlüyorum.
özlüyorum..
sadece özlüyorum.


3 Şubat 2012 Cuma

bir İzmir aşığı olarak: ben

doğma büyüme İzmirliyim (ve kısmetse ölme.).has hem de böyle 7 kuşak falan.ve de tam bi İzmir aşığıyım.hem de öyle sadece Konak'ı Alsancak'ı Karşıyaka'sı ile de değil.tümüyle.haritada gördüğünüz yavrusunu elinde tutan anne ördek görüntüsüyle seviyorum.

güzel ülkemin güzel şehirlerinin hepsini görme şansım oldu şu yaşıma kadar. objektif değerlendirmeler de yaptım hatta.ama gerçekten objektif oldum.ve İzmir hep ilk sırada yer aldı benim için. beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar dercesine nerde ölürsem öleyim burda olmak istiyorum. hatta hep burda olmak istiyorum. her zaman burda hep burda..diğer güzel şehirlerimiz de var tabii ki yaşanılası,gidilip görülesi,gezilesi..ama İzmir..ne bileyim bi başka.insanıyla,güzelliğiyle,tümüyle..

bugün kar yağdı İzmir'e.ohoo herkeste bir çoşku bir sevinç aldı gitti.mutlu olduk bildiğin.üniversite yaşantım boyunca kara doymuş bi insan olarak söylüyorum bunu ben bile sevindim yahu.içimde bi çocuk hoplayıp zıpladı resmen.hatta otobüs beklerken annesine kartopu atmaya çalışan minik bi kız çocuğunun sevincine bile ortak oldum.ben ilk defa kar görüyorum ablaaa dedi bana.kimilerine göre görgüsüz de olduk gerçi ama ne yapabiliriz.şimdi siz görgüsüz dediniz diye biz de mi çirkinleşelim.ayıp yapmayız zaten.1 günlük sevincimiz böyle sürdü bi daha ne zaman görürüz bilmem.ama bildiğim bişey var İzmir'e kar çok yakıştı.gerçekten..
(gözümden kaçmayan bir şey daha vardı ki belediyemiz sanki sürekli kar yağıyomuş da alışmışız gibi nasıl çalışıyordu anlatamam.bu da sürekli kar yağan ama belediyesi de iş yapmayan illere bi örnek olsun madem.)

başka şehirlerle kıyaslama olayına girmicem.giremem.girmem de zaten.kıyaslamam bile yani o anlamda.beğenmeyenin canı sağolsun beğenenden de allah razı olsun diyelim tatlıya bağlayalım.kimse sevmek zorunda değil tabii.en azından biz kendi şehrini yüceltip ayy İzmirde ne var allah aşkına diyenleri de (ki böyle bişey demeleri mümkün değil. hani bi Ankara olur tamam.ama İzmir diyoruz yani mümkün değil böyle bi cümle sarfetmek.) bağrımıza basıyoruz.yani başkaları gibi e yaşama kardeşim o zaman git demiyoruz.

ve son olarak;
ben bu şehirde mutluyum
ben bu şehirdekilerle mutluyum
ben bu şehri seviyorum
ben bu şehirdekileri seviyorum...
sevgiler,saygılar efendim.

1 Şubat 2012 Çarşamba

başlık bulma konusunda sıkıntılarım var.

kimseyi üzmek istemem.üzemem de.ama herkes benim gibi değil sanırım.sahi nasıl beceriyorlar insanlar birini üzmeyi? nasıl becerebiliyorlar bu kadar vurdumduymaz olmayı? acaba kötü bi insan olsam herşey çok mu güzel olurdu? ya da vurdumduymaz olsam?

bazen düşünmüyor değilim kötü bi insan olmayı.düşünüyorum,ama yapamıyorum.ve aklıma hemen kötü olan insanlar nasıl kötü olmayı başarabiliyor sorusu geliyor.acaba çok çaba sarfediyorlar mıdır?sanırım..


onlar kötülükleriyle uğraşadursunlar bi yandan da iyi olan insanların var olduğunu görmek ve bilmek umut verici aslında.ama yine de heryerde rastlanılmıyor bunlara.bulunmaz hint kumaşı mübarek.

keşke iyilerle iyileri kötülerle kötüleri bir araya getirebilseydik.bir iyinin yanına bir kötü gitmiyor çünkü.olmuyor.iyi olan arada kaynayıp gidiyor.çok yazık oluyor. ama bu iyiler de biraz salak oluyor canım.şimdi sen onun kötü olduğunu bile bile dibinden ayrılma.sonra üzül.e oldu mu?olmadı.akıllı ol biraz aç gözünü.çünkü o seni üzerken içi hiç sızlamayacak.halini düşünmeyecek.bıraktığı gibi kalacaksın ama o senin ne halde kaldığını umursamayacak.hayat bu.hayat böyle.ama bi yandan da bişeyler borçluyuz sanırım bu kötü insanlara.onlar olmasaydı iyilerin değeri hiç bilinmeyecekti.hoş,şimdi de ne kadar biliniyor ondan da şüpheliyim ya.neyse o konuya da sonra değiniriz.

29 Ocak 2012 Pazar

2009

bu bloğu 2009 yılında bi ödev dolayısıyla açmıştım aslında.asla aklıma gelmezdi yazmak.evde tek başıma müzikle birlikte defterime karalamaya alışmışım ne de olsa bunca zamandır( ilkokul 5'ten beri.).

takip kaygım yok.birilerine kendimi ispatlama çabam da..sadece yazıyorum ben.öyle ya bugüne kadar defterimdekleri kim gördü ki zaten?

duygusal,bazen esprili yeri geldiğinde felsefik cümleler kurabilirim buralarda.

bu yazı da böyle kısa ve öz,deneme ve tanıtım yazısı özelliğinde bişey olsun o zaman.

devamının gelmesi ümidiyle..