aramıza hoşgeldiniz.


26 Mayıs 2013 Pazar

kurt olmak

bu aralar kendimi bi kitaba bağlayamamanın verdiği hüzün var üzerimde.insan buna mı üzülür sen manyak mısın allah uçak kazası vermesin gerisi hallaolur diyebilirsiniz.öyle olmuyor işte.insan bişeye ya da birine bağlanma ihtiyacı hisseder her zaman.
ben de kitaplara bağlanırım.
o yüzden pek ödünç kitap alıp okumamaya çalışırım mesela.okuduğum kitap bende kalmalı benim olmalı.istediğim zaman açıp okuyabilmeliyim.hoşuma gittiği için altını çizdiğim yerleri tekrar tekrar kendime hatırlatmak için kurcalayabilmeliyim.
kişisel gelişim kitabı okuyorum şimdilerde.ama şu üzerimde olan miskinlik yüzünden bi kitabı beğenememem çok büyük sıkıntı.
belki de beğenebileceğim bi kitaba denk gelmemişimdir.
şimdi en çok okumak istediğim - biraz da mesleğimin verdiği etkiden dolayı- Doğan CÜCELOĞLU'nun öğretmen olmak adlı kitabı.en yakın zamanda vitrinlerden evdeki kitaplarımın arasına karışacak diye umuyorum.

23 Mayıs 2013 Perşembe

zaman

23 yaşındayım.
Bir çok insan için genç denilebilecek bir yaş.Aslında benim için de öyle.Yalnızca ne zaman 23 oldum? Ne zaman bu kadar büyüdüm? Zaman nasıl çabuk geçti? Bu soruların cevabını bulamıyorum tek derdim ve sıkıntım bu.
Elimde ne var diye baktığım zaman sevdiğim ve yanımda oldukları için binlerce kez mutluluk duyduğum güzel bir ailem var.
Severek gidip geldiğim bir işim var.
Dostlarım var,milyonlarca da arkadaşım var..
Ama geçmişe dönük pişman olduğum tek şey üniversite zamanlarım. Koskoca 4 yılı saçma sapan bir şekilde bitirmiş,mezun olmuşum.. Pişmanlıklarım da cabası.
Kısacası hayatından hangi bölümü çıkarmak istesen deseler,sanırım bu üniversite yıllarım olur.O 4 sene hiç yaşanmamış olsaydı demek de istemiyorum aslında.Zira yaşanmamış olsaydı ben,bugünkü ben olmazdım belki de..
Saçma sapan insanlarla dolmuş taşmış hayatım o zamanlar.Hepsi de çok şey öğrettiler bana sağ olsunlar. Gerçekten istediğim şeyler için çaba sarf etmeyi öğrendim. Çabamı hak etseler de etmeseler de elimden geleni yapmayı öğrendim. Benim olmayanı kabullenmeyi öğrendim. Yeri geldiği zaman konuşmayı,yeri geldiği zaman da susmayı öğrendim. İstenmediğim zaman gitmeyi öğrendim. Kimin gerçek sevgiyi hak edip etmediğini öğrendim.
Sanırım onlara olan tek borcum bu.
18 yaşında "üniversiteyi kazandığımda mezun olunca 22 yaşında olacağım ohooo" diyordum.Ve kendimce gelecek planları yapıyordum.O gelecek planları yavaş yavaş gerçek oluyor şimdi ve ben hayranlıkla bunu izliyorum.Demek ki hepsinin bir vakti varmış.Acele etmeye gerek yokmuş.
Tek bir eksiğim var ve o da gerçek olacak.Yalnızca biraz vakti var.Öyle bir olacak ki hem de beklediğime değecek."İyi ki" diyeceğim,"İyi ki beklemişim.."

Beklediklerinizin size gelmesi dileğiyle..

10 Mayıs 2013 Cuma

..

ne yazsam ne söylesem havada kalacak gibi,yerine gitmeyecek,ulaşmayacak,duyulmayacak gibi
söylemek isteyip söylemediğimiz şeyler içimizde büyüdükçe daha büyük zarar veriyor.
susmak,çok berbat,çok kötü çok da lanet.
söylemek isteyip susmak,konuşamamak,konuşsanız bile sesinizin duyulmayacağını bilmek.
dertlere ortak olmak istemek ama olamamak,istenmemek
istenmediğinizi bilmek,ama buna bi çare bulamamak
ve hatta kabul etmemek,edememek.
kötü şeyler bunlar
yaşamayın sakın..

8 Mayıs 2013 Çarşamba

tekrar

hayatın insanları birbirinden ayırdığı bir gerçek.
uzun zamandır buraya gelip bir şeyler karalamaya bile fırsatım olmadı mesela.
bu sırada güzel şeyler olduğu kadar çirkin şeyler de oldu.başladığım yeni işimin eğitimi için Mersin'e gittim örneğin.yeni insanlar tanıdım güzel arkadaşlıklar kurdum.bu sırada hayatımdan çıkması gereken, gereksiz insanlar oldu ve aynı zamanda hayatım için aslında ne kadar gerekliymiş dediğim insanlar hayatıma girdi.
iyi de oldu güzel de oldu.
hepsi birer tecrübe sonuçta,kaldığımız yerden devam ediyoruz.
gün geçtikçe gelecek planlarıma biraz daha yaklaşıyor olmam içimi aydınlatmakla kalmıyor,bana güç de veriyor.öyle bir güç ki böyle ne yapsan gitmeyecek,bitmeyecek,tükenmeyecek cinsten.
galiba bu sefer başarıcam,olacak diyorum.buna da inancım sonsuz.
yaşayıp görücez.

havadan sudan yazayım madem.
Ahmet Ümit'in "Beyoğlu Rapsodisi" adlı kitabından bahsetmek istiyorum biraz.çok büyük ümitlerle aldığım,çok büyük şaşkınlıkla ve hayranlıkla okuduğum kitabın finalinde ancak bu kadar hüsrana uğrayabilirdim.baştan finale kadar olay örgüsü,cümleler ve anlatım o kadar güzeldi ki öyle bir finali yakıştıramadım açıkçası.okuyacak olanlara tavsiyem finalinden çok büyük bişey beklememeleri."Patasana" için ise aynı şeyi söyleyemicem. çünkü bugüne kadar okuduğum kitaplar arasında favoriler listemde yerini aldı bile.
Kitaplardan devam edelim.şu an Üstün Dökmen'in "Küçük Şeyler" kitabını okuyorum.yaklaşık 1 aydır elimde.nedeni ise şu: bu kitaplar öyle paldır küldür hadi bakalım sonu neye varacak diye bir çırpıda okunacak kitaplar değil.sindire sindire,anlaya anlaya okumalı insan.o yüzden de biraz sabır gerektiriyor tabii.

son zamanlarda izlediğim ve müptelası olduğum bir dizi var: Black Mirror. lütfen böyle dizileri izleyelim izlettirelim.3'er bölümden 2 sezonluk bi dizi.devamı gelecek diye ümit ediyorum.yönetmenleri,oyuncuları,konuları her bölümde beni benden alıyor.Fringe'ten sonra favorimdir kendisi.Arada bi keyiflenmek için de Friends'e başladım,bir yandan da How I Met Your Mother devam ediyor tabii ki.

yazmanın beni neden bu kadar rahatlattığı konusunda hiç bir fikrim yok.konuşmak,yazmak o kadar rahatlatıyor ki bence bu konuda benim üzerimde bi araştırma yapılabilir,tez konusu olur bundan.

son olarak şu cümleleri de söyleyelim;hayatımda yüzümü güldüren insanlar hep hayatımda olsunlar istiyorum,gelecek planlarım bir bir gerçekleşsin istiyorum.

ve yeni keşfettiğim -yeni keşfettiğim için de fazlasıyla üzüldüğüm- güzel bir şarkıyla son veriyoruz:

not:yaptığım yorumlar nacizane fikirlerimdir.kitap,film ve müzik gurmesi değiliz sonuçta.abartmayalım.