Hayatın bazen bana oyun
oynadığını düşünüyorum. Elime yetinebileceğim sadece 4 kart vermiş. Bunları
mantıklı, yerinde ve zamanında kullanmazsam onları da kaybedecekmişim gibi
sanki. Rakiplerim de öyle kurnaz ki elimdeki kartları biliyorlar ona göre
oynuyorlar benimle. Onları kaybetmek istemediğimi biliyorlar çünkü. Bu yüzden her
zaman uyanık olmalıyım. Elimdeki benim için değerli olan 4 kartı kaybetmemek
için.
Rakiplerim de yetmezmiş gibi,
zaman da onların şeytanı olmuş. Hep onlardan yana. Bana düşman.
Bu oyunun kurallarını da ben
belirlememişim. İçine atmışlar adeta beni. Çıkmak istiyorum, 4 kartıma
kıyamıyorum. Gücümü onlardan alıyorum. Yerden kart çektiğim zamanlarda ise,
çektiğim gibi geri bırakıyorum. Çünkü o çektiğim kartlar o güzelim 4 kartın
yanına olmuyor, yakışmıyor. Elim daha da kötüye gidiyor. Rakiplerimi izliyorum ama
onlar bir, ben tekim. Bütün işe yarar kartlar onlarda, ben hep yerden çekmek
zorunda kalıyorum. İşin garibi, karşımdakilerin eli hep aynı ama sureti
değişik. Hepsi aynı ustalıkla oynuyor oyunlarını. Bir tek ben beceremiyorum.
Risk alamıyorum, korkuyorum. Çok korkuyorum bu oyunu kaybetmekten. Çok
korkuyorum elimdeki 4 kartı kaybetmekten. Çünkü onlar giderse ben biterim.
Çünkü onlar giderse oyun biter, hayat biter…
Ama ben yenilmeden, elimdekileri
kaybetmeden, 4 kartımın yanına ekleyebileceğim yerdeki 1 kartı da çekerek bu
oyunu bitireceğim.
Kendime söz verdim.
13 Mart 2012 00:03