aramıza hoşgeldiniz.


15 Kasım 2013 Cuma

olmayınca olmuyor

evet olmuyor gerçekten olmuyor
bir suçlu yok.varsa da kesin benim.
olmuyor yani bakıyorsun ki yoruluyorsun,yoruyorsun,üzüyorsun.
o zaman kaçıyorsun işte.
ben öyle yapıyorum.
neden?
çünkü çabuk pes ediyorum.huyum bu.can çıksa da çıkmayanından..
bir sıyrılış değil bu cümleler.ya da bir kabulleniş.
değişemiyorsun ki.değişebilsen keşke azcık.çok değil biraz ya.küçücük değişsen
belki herşey değişir.
olmuyor yani.
olmayınca olmuyor işte.
biri de çıkıp dövemedi ki bu çabuk pes eden yanımı.

çabuk pes etmesem,iyi kızım aslında

30 Ağustos 2013 Cuma

Düğün senesi:2013

Yeniden merhaba

bu yıl babaannemin tabiriyle "evde kalmışlara iyi geldi."
evet tam da böyle dedi.zira 25 yaşını aşmış her insan evladı evde kalmış sınıfına giriyormuş.
aranızda varsa 25'ini aşmış üzgünüz,evde kaldınız.

bu yıl gerçekten pek koşturmacalı oldu.düğünler dernekler aldı başını gitti.kardeş,kuzen,arkadaş derken bi baktım bi ben kalmışım.ama 25 yaşını aşmadığım için sıkıntı yok,rahatım.

bu düğünler sayesinde büyüdüğümü farkına vardım.sadece bu da değil,zaman da hızlı geçiyormuş.ilişkilerinin her anına şahit olduğum arkadaşlarımın,tanıdıklarımın hayal ettikleri mutluluğa erişmeleri beni daha çok mutlu ediyor belki de onlardan..

kına gecelerinde,düğünlerde çıkış müziği olur ya böyle yüksek sesli,aşk şarkıları..merdivenlerden inerken ya da sahneye giden o halıda yürürken yanlardan ateşler yükselir..alkış kıyamet ortalık mutluluktan gülümseyen insanlarla dolar.işte ben o anda bi duygusal,bi hoş oluyorum.belki sevdiğim insanlar oldukları için,belki mutluluklarına yakından şahit olduğum içindir.bilemem.ama çok güzel bi duygu

büyüdük biz.ben ve çevrem..yaşlandık,olgunlaştık,değiştik.
iyi de oldu.halihazırda çevremde olan insanlara bakıyorum da ne güzel seçimler yapmışım.yanımda olan insanların hepsi benden bi parça taşıyorlar aslında ama onlar farkında değiller.hepsini birleştirsek bir ben olabiliriz belki,öyle diyim.

daha mutluluğuna şahit olmam gereken çok insan var.onlar da erişsinler o mutluluğa gönülden bi oh çekicem kesinlikle.

onlar ersin muradına biz çıkalım kerevetine.

26 Mayıs 2013 Pazar

kurt olmak

bu aralar kendimi bi kitaba bağlayamamanın verdiği hüzün var üzerimde.insan buna mı üzülür sen manyak mısın allah uçak kazası vermesin gerisi hallaolur diyebilirsiniz.öyle olmuyor işte.insan bişeye ya da birine bağlanma ihtiyacı hisseder her zaman.
ben de kitaplara bağlanırım.
o yüzden pek ödünç kitap alıp okumamaya çalışırım mesela.okuduğum kitap bende kalmalı benim olmalı.istediğim zaman açıp okuyabilmeliyim.hoşuma gittiği için altını çizdiğim yerleri tekrar tekrar kendime hatırlatmak için kurcalayabilmeliyim.
kişisel gelişim kitabı okuyorum şimdilerde.ama şu üzerimde olan miskinlik yüzünden bi kitabı beğenememem çok büyük sıkıntı.
belki de beğenebileceğim bi kitaba denk gelmemişimdir.
şimdi en çok okumak istediğim - biraz da mesleğimin verdiği etkiden dolayı- Doğan CÜCELOĞLU'nun öğretmen olmak adlı kitabı.en yakın zamanda vitrinlerden evdeki kitaplarımın arasına karışacak diye umuyorum.

23 Mayıs 2013 Perşembe

zaman

23 yaşındayım.
Bir çok insan için genç denilebilecek bir yaş.Aslında benim için de öyle.Yalnızca ne zaman 23 oldum? Ne zaman bu kadar büyüdüm? Zaman nasıl çabuk geçti? Bu soruların cevabını bulamıyorum tek derdim ve sıkıntım bu.
Elimde ne var diye baktığım zaman sevdiğim ve yanımda oldukları için binlerce kez mutluluk duyduğum güzel bir ailem var.
Severek gidip geldiğim bir işim var.
Dostlarım var,milyonlarca da arkadaşım var..
Ama geçmişe dönük pişman olduğum tek şey üniversite zamanlarım. Koskoca 4 yılı saçma sapan bir şekilde bitirmiş,mezun olmuşum.. Pişmanlıklarım da cabası.
Kısacası hayatından hangi bölümü çıkarmak istesen deseler,sanırım bu üniversite yıllarım olur.O 4 sene hiç yaşanmamış olsaydı demek de istemiyorum aslında.Zira yaşanmamış olsaydı ben,bugünkü ben olmazdım belki de..
Saçma sapan insanlarla dolmuş taşmış hayatım o zamanlar.Hepsi de çok şey öğrettiler bana sağ olsunlar. Gerçekten istediğim şeyler için çaba sarf etmeyi öğrendim. Çabamı hak etseler de etmeseler de elimden geleni yapmayı öğrendim. Benim olmayanı kabullenmeyi öğrendim. Yeri geldiği zaman konuşmayı,yeri geldiği zaman da susmayı öğrendim. İstenmediğim zaman gitmeyi öğrendim. Kimin gerçek sevgiyi hak edip etmediğini öğrendim.
Sanırım onlara olan tek borcum bu.
18 yaşında "üniversiteyi kazandığımda mezun olunca 22 yaşında olacağım ohooo" diyordum.Ve kendimce gelecek planları yapıyordum.O gelecek planları yavaş yavaş gerçek oluyor şimdi ve ben hayranlıkla bunu izliyorum.Demek ki hepsinin bir vakti varmış.Acele etmeye gerek yokmuş.
Tek bir eksiğim var ve o da gerçek olacak.Yalnızca biraz vakti var.Öyle bir olacak ki hem de beklediğime değecek."İyi ki" diyeceğim,"İyi ki beklemişim.."

Beklediklerinizin size gelmesi dileğiyle..

10 Mayıs 2013 Cuma

..

ne yazsam ne söylesem havada kalacak gibi,yerine gitmeyecek,ulaşmayacak,duyulmayacak gibi
söylemek isteyip söylemediğimiz şeyler içimizde büyüdükçe daha büyük zarar veriyor.
susmak,çok berbat,çok kötü çok da lanet.
söylemek isteyip susmak,konuşamamak,konuşsanız bile sesinizin duyulmayacağını bilmek.
dertlere ortak olmak istemek ama olamamak,istenmemek
istenmediğinizi bilmek,ama buna bi çare bulamamak
ve hatta kabul etmemek,edememek.
kötü şeyler bunlar
yaşamayın sakın..

8 Mayıs 2013 Çarşamba

tekrar

hayatın insanları birbirinden ayırdığı bir gerçek.
uzun zamandır buraya gelip bir şeyler karalamaya bile fırsatım olmadı mesela.
bu sırada güzel şeyler olduğu kadar çirkin şeyler de oldu.başladığım yeni işimin eğitimi için Mersin'e gittim örneğin.yeni insanlar tanıdım güzel arkadaşlıklar kurdum.bu sırada hayatımdan çıkması gereken, gereksiz insanlar oldu ve aynı zamanda hayatım için aslında ne kadar gerekliymiş dediğim insanlar hayatıma girdi.
iyi de oldu güzel de oldu.
hepsi birer tecrübe sonuçta,kaldığımız yerden devam ediyoruz.
gün geçtikçe gelecek planlarıma biraz daha yaklaşıyor olmam içimi aydınlatmakla kalmıyor,bana güç de veriyor.öyle bir güç ki böyle ne yapsan gitmeyecek,bitmeyecek,tükenmeyecek cinsten.
galiba bu sefer başarıcam,olacak diyorum.buna da inancım sonsuz.
yaşayıp görücez.

havadan sudan yazayım madem.
Ahmet Ümit'in "Beyoğlu Rapsodisi" adlı kitabından bahsetmek istiyorum biraz.çok büyük ümitlerle aldığım,çok büyük şaşkınlıkla ve hayranlıkla okuduğum kitabın finalinde ancak bu kadar hüsrana uğrayabilirdim.baştan finale kadar olay örgüsü,cümleler ve anlatım o kadar güzeldi ki öyle bir finali yakıştıramadım açıkçası.okuyacak olanlara tavsiyem finalinden çok büyük bişey beklememeleri."Patasana" için ise aynı şeyi söyleyemicem. çünkü bugüne kadar okuduğum kitaplar arasında favoriler listemde yerini aldı bile.
Kitaplardan devam edelim.şu an Üstün Dökmen'in "Küçük Şeyler" kitabını okuyorum.yaklaşık 1 aydır elimde.nedeni ise şu: bu kitaplar öyle paldır küldür hadi bakalım sonu neye varacak diye bir çırpıda okunacak kitaplar değil.sindire sindire,anlaya anlaya okumalı insan.o yüzden de biraz sabır gerektiriyor tabii.

son zamanlarda izlediğim ve müptelası olduğum bir dizi var: Black Mirror. lütfen böyle dizileri izleyelim izlettirelim.3'er bölümden 2 sezonluk bi dizi.devamı gelecek diye ümit ediyorum.yönetmenleri,oyuncuları,konuları her bölümde beni benden alıyor.Fringe'ten sonra favorimdir kendisi.Arada bi keyiflenmek için de Friends'e başladım,bir yandan da How I Met Your Mother devam ediyor tabii ki.

yazmanın beni neden bu kadar rahatlattığı konusunda hiç bir fikrim yok.konuşmak,yazmak o kadar rahatlatıyor ki bence bu konuda benim üzerimde bi araştırma yapılabilir,tez konusu olur bundan.

son olarak şu cümleleri de söyleyelim;hayatımda yüzümü güldüren insanlar hep hayatımda olsunlar istiyorum,gelecek planlarım bir bir gerçekleşsin istiyorum.

ve yeni keşfettiğim -yeni keşfettiğim için de fazlasıyla üzüldüğüm- güzel bir şarkıyla son veriyoruz:

not:yaptığım yorumlar nacizane fikirlerimdir.kitap,film ve müzik gurmesi değiliz sonuçta.abartmayalım.








20 Şubat 2013 Çarşamba

Sürpriizzz

Güzel bir günde daha sizlerle birlikteyiz.

Bugün çalıştığım okuldan ayrıldım.Şimdi bunun neresi güzel diceksiniz.Tabii ki bu hoş bi durum değil.Güzel olan şey ayrılırken öğrencilerimin bana yaşattığı duygu.Kısa sürede de olsa öğrencilerimin akıllarında,gönüllerinde bi yer edindiğimi görmek beni çok mutlu etti ve gururlandım tabii ki.
Yazı yazanlar,pasta alıp bana sürpriz yapanlar,koridoru adımla inletenler..
Şımardım mı?Tabii ki evet.İnsan nasıl şımarmaz nasıl mutlu olmaz ki?
İlk öğrencilerim oldukları için hepsini tek tek hatırlayacağımı biliyorum.Onların da beni unutmayacaklarına eminim.

Cumartesi günü yeni bi yerde işe başlayacağım için mutluyum.Yeni yerler,yeni insanlar her zaman iyidir.Sonuçta hem özel hayatta hem de iş hayatında size deneyim kazandıran bi durum bu.
Umarım doğru bi karar vermişimdir.Hayatımda kendime başarılar diliyorum.

Galiba herşey yoluna giriyor yavaş yavaş.Hesaplarıma göre tüm planlarım 8 yıl sonra gerçekleşmiş olacak.
O kadar da uzun değil sanki hı?




2 Şubat 2013 Cumartesi

The Fountain

izlediğim en ilginç filmlerden biriydi.konusu yapımı herşeyiyle beni gerçekten çok etkiledi.
oyuncular da özenle seçilmiş.ve iyi ki de Brad Pitt oynamamış bu filmde.
Rachel Weisz'in oyunculuğunu çok beğendim.İspanya kraliçesini canlandırırkenki ingiliz aksanına dikkat etmesi önemli noktalardan biriydi bence.
burdaki bi yazımda yorum olarak önerilen bi filmdi.izledim ve beğendim.
yorumda bulunmak istedim nacizane.
benim de sizlere tavsiyem olsun o zaman.
saygılar..

not:izlerken kahve çikolatayı unutmuyoruz.

17 Ocak 2013 Perşembe

Birand üzerine..


Sonuç olarak yorgan gitti ama kavga bitmedi.
Evet,yazının sonucunu en baştan verdim.Çünkü ana fikir bu.
Adam ölmeden önce konuşulan şeyler,öldükten sonra daha fazla konuşulur oldu.
Birandçılar ve AntiBirandçılar birbirine girdi.Evet tam anlamıyla birbirine girdi.Böyle bildiğin kavga filan ediyorlar.
Haberciliğin önde gelen isimlerinden miydi?Evet.
İşini iyi yapıyor muydu?Evet.-ki yapmasa bugün bu konumda olmazdı.-
Her ne kadar düşünceleri bazı kesimlerin kafa yapısına uymasa da belli bi konumu,belli bi düzeyi,belli bi fikri vardı ve bu fikri savunuyordu.
Ben size adamı göğe yükseltin demiyorum.Ama yerin dibine de sokmayın bi saygınız olsun.
Benim fikrime gelecek olursak.Evet,sevdiğim pek söylenemez.Ama üzülmedim de değil.Her ne kadar beğenmesem de,kendime yakın bulmasam da,söyledikleri hoşuma gitmese de sonuç olarak bi insandı ve öldü.
En azından buna saygım var.
Kimse kimseyi sevmek zorunda elbette değil,ama saygı duymak zorunda.İnsanım diye geçinen herkes bunu yapmalı en azından.Oh geberdi iyi oldu demek kimseye yakışmaz yakışmamalı.
Unutmayın ki sizin çok sevdiğiniz bi insan başkaları tarafından sevilmiyor olabilir.Ve o öldüğü zaman da onun hakkında böyle bişey söylenmesi sizin de hoşunuza gitmezdi eminim.
Ama bizim memlekette böyle şeyler adetten.Ölen her insanın arkasından böyle şeyler yaşanır.Kimileri ölümüne üzülürken,kimileri sevinir.Ve işin en kötü yanı da ikisi de birbirine saygı duymaz ve tartışmalar alır başını gider.
velhasılıkelam;olayı bi halk kahramanı kaybetmiş kadar abartmaya,bi fare ölmüş kadar küçültmeye gerek yok.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Bu arada sevenlerine başsağlığı kendisine de Allah'tan rahmet diliyorum.

8 Ocak 2013 Salı

Kahve,film,çikolata

Bugün çok içimi dökesim var,böyle bişeyler yazasım,yazıp yazıp silesim,saçmalayasım..

Sinemaya gitmek istiyorum ayrıca.Bir de tiyatroya.
Belki ordan çıkışta kendime yeni kitaplar alırım.Zira okuyacak kitabım kalmadı.
Sanırım bir de yeni bir müzik listesi oluşturmalıyım.
Biraz da yeni filme ihtiyacım var.Halihazırda bulunsa da 2 tane elimde,yetmeyecek onlar 1 gecede bitiricem çünkü.O yüzden güzel film önerileriniz varsa alabilirim.
Tabii boş izlemek olmaz.Kahve de almalı yanına.Türk kahvesi tercihimdir.Kahvenin de yanına bir parça çikolata.
İyi seyirler..


5 Ocak 2013 Cumartesi

Armağan

Bugün biraz tembellik yaptım.Ama bana göre değil bunu farkettim.Benim sürekli bişeylerle ilgilenip,yoğun olmaya ihtiyacım var.
İşte bu yüzden bugün bir kaç iş başvurusu daha yaptım.Yaptığım başvurulara yenileri eklendi yani.Fakat geri dönüş alabilir miyim bilemiyorum tabii.Umarım iyi olur.Yapmak istediklerimi yapmaya,biraz kendime gelmeye,oldukça mutlu olmaya hatta olağanüstü mutlu olmaya ihtiyacım var.Her insan gibi.
Biraz yoğun bi tempoda yaşarsam belki bunu başarabilirim diye düşündüm.
Ayrıca bugün yine,böyle bir ailem olduğu için ne kadar şanslı bir insan olduğumu gördüm.
Onlar iyi ki varlar.
Melankolik olmak insana hiç birşey kazandırmıyor aslında.İyi veya kötü herşey -evet,aklınıza gelebilecek iyi ya da kötü ne varsa- geçiyor,öyle ya da böyle.
Melankoli dediğimiz kavram da bu yüzden ortaya çıkıyor zaten.İnsan acılarını unutmadığı için ya da unutmak istemediği için.Unutmuyor insan hep hatırlatıyor kendine,acı çekiyor.Aslında mazoşistliğin bi anlamı yok.
Mutluluk öyle mi?Çabucak unutuluyor,acı ve üzüntü hemen bastırıyor bu duyguyu.
İnsan biraz nankör bi varlık sanırım.Hatta biraz değil epey fazla.
Ben de üzüntü veren olaylardan çok beni mutlu eden olayları hatırlayarak,hatırlatarak kendime güzel bi düzen kurdum.
Buna şarkılar da dahil.Hüzünlü şarkılarda bile mutlu olmayı becerebiliyorum mesela artık.
Nasıl olur demeyin,oluyor.Gayet de güzel oluyor.
Deneyin.

Bu da benden size güzel bi şarkı olsun.
Bu şarkıyla ilgili gelecekte güzel planlarım var.

#myweddingsongis


Kişilik üzerine birkaç bişey söylemek istiyorum bugün.
Aklımın almadığı bişey var çünkü bu aralar.İnsanların yaşlarına rağmen neden kişiliklerinin bu kadar oturmamış olduğunu düşünüyorum mesela sık sık.
Bu kadar zor olmamalı olgunlaşmak,mantıklı düşünmek,kişiliğini oturtabilmek.
İşte insanlar böyle böyle kötü oluyorlar,bu şekilde karşılarındakini üzüyorlar.
Ne istediğini bilmemeyi getiriyor bir de bu durum tabii beraberinde.Ardından dengesizlikler başgösteriyor.Bi de yalan söyleme kısmı var bu işin.
Azcık adam olun,azcık insan olun.Bu kadar zor olmamalı herhalde.
Dengesiz davrandığınız zaman insanların üzüleceğini bilin.Empati yapın mesela.Bi onun yerine koyun kendinizi.Ağzınızdan çıkan ufacık bi kelimenin bile karşıdaki için ne ifade edeceğini düşünün.Ona göre konuşun,kendinize göre değil.
Böylece ne siz üzülürsünüz,ne karşıdaki..
Hem belki oturmuş bi kişiliğe sahip olmanızın ilk adımı olur bu da.
Ufak bir tavsiye sadece,kulağınıza küpe.

Hayatımın şarkısı


her insanın hayatının bi şarkısı vardır. benimki de Murat Boz'dan Para Yok..
güzel şarkı ama eğlenceli..

buyrunuz o zaman,hepberaber :)